İskeçe Karnavalı, Yunanistan’ın hatta Balkanların en meşhur karnavalıdır.
İskeçe olarak bildiğimiz Yunanistan’ın Xanthi şehri bir hafta boyunca etkinliklerle dolu bir Karnaval dönemine ve bu bir haftanın son günü olan pazar günü de maskeli kostümlü eğlenceli bir Karnaval geçiş törenine ev sahipliği yapacaktır. Karnaval kış aylarında olmasına rağmen adeta bir tatil yerine dönüyor. İskeçe’nin nüfusu 147 bin’dir ve Karnaval zamanı yaklaşık 10 katına çıkmaktadır. Geçiş törenin yapıldı gün dünyanın çeşitli ülkelerinden yüzbinlerce kişi gelmektedir.
Adeta Bir Şölen
Sadece İskeçeliler değil tüm çevre halk yıl boyunca karnaval için kostümlerini, maskelerini hazırlayıp, makyajlarını planladıkları bir maskeli baloya dönüyor. Bir hafta süren etkinlikleri ve karnavalın son günü olan pazar günü yapılan geçiş töreniyle Yunanistan’ın Rio Karnavalı olarak adlandırılıyor. İskeçe Karnavalı son yıllarda dünya çapında ilgi çeken karnavallar arasında yer alıyor.
İskeçe Karnavalının Hikayesi
Hazreti Meryem’in yaşadığı yer ve çevresinde, oğlunun yani Hz.İsa’nın büyüdüğünde peygamber olacağına ilişkin söylentiler yayılmaya başlıyor. O sırada bundan rahatsız olan dönemin hakimi olan Romalı yönetim tarafından Hz.İsa’nın öldürüleceğine dair bazı söylentiler ortaya çıkıyor. Bunun üzerine halk, İsa’nın askerler tarafından tanınamaması ve bulunamaması için bütün çocukların yüzlerini boyuyor. Böylece hiçbir çocuk birbirinden ayırt edilmez hale geliyor. Günlerce çocuklar böyle boyalı bir şekilde gezerken onuncu gün sonunda tüm bu söylentilerin asılsız olduğu anlaşılıyor. Hz.İsa’nın ölümden kurtulmasına sevinen halk, bütün bir gün eğlenip sonrasında çocuklarını yıkıyorlar ve tertemiz bir pazartesiye uyanıyorlar. O yıllardan beri bu tarihlere denk geldiği düşünülen günlerde bu adet devam ediyor ve son gün insanlar yüzlerini boyayıp çılgınlar gibi eğleniyor ve gecesinde yıkanıp huzurlu yeni bir pazartesiye uyanıyorlar.
Nelere Dikkat Etmeliyiz?
En çok dikkat etmeniz gereken şey zamanlamadır. Karnaval döneminde ülkeye girişlerin çok yoğun olmasından dolayı sınırda uzun süre bekleyebilir ve planlarınız aksayabilir. Bunun için hafta sonu yoğunluğuna kalmamalı ve hafta içi gitmelisiniz. Dönüşte ise yine araç trafiğine yakalanmama için Karvanal’dan bir gün sonra dönmenizi tavsiye ederiz.
Dünyaca ünlü festival ve karnavallar denilince akla ilk gelenlerden biri “Venedik Karnavalı” diyebiliriz. İtalya‘nın en turistik şehirlerinden biri olan Venedik‘te gerçekleşen bu karnaval rengarenk kostümler içerisindeki insanların meşhur Venedik maskelerini taktığı eğlence dolu bir festival. Her yıl Ocak, Şubat, Mart aylarında gerçekleşen Venedik Karnavalı, şehre binlerce yerli ve yabancı turist çeker. 40 gün 40 gece, insanların gösterişli kostümler giyerek kutladığı Venedik Karnavalı, 1268 senesinden beri kutlanıyor. Pagan kültüründe baharı karşılamak için düzenlenen organizasyon yasaklansa da 1979 senesinde yeniden kutlanmaya başlamış ve o tarihten itibaren her sene düzenlenmiş. İlk yıllarda sosyal sınıf ayrımına karşı bir duruş niteliği taşıyan maskeler, zamanla Venedik Karnavalı’nın vazgeçilmez simgesi haline gelmiş. Karnaval boyunca özellikle Son Marco Meydanı’nda çeşitli etkinlikler, gösteriler ve yarışmalar düzenleniyor. Karnavalın en dikkat çeken etkinliği ise Meleğin Uçuşu, Kartalın Uçuşu ve Aslanın Uçuşu adını verdikleri üç uçuş etkinliğinden oluşuyor. Dünyanın dört bir yanından turistlerin akın ettiği festivale katılım ise ücretsiz.
Müzikle dolup taşan, iddialı kostümleri ve dansçı kızların performansları ile dikkat çeken Rio Karnavalı, her yıl akıllara kazınan izler bırakır Güney Amerika’nın, hatta dünyanın en büyük ve en ünlü festivali olarak kabul edilen Rio Karnavalı, Brezilya’da bulunan samba okullarının gerçekleştirdikleri gösteri ile başlar. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca yerli ve yabancı turistin katıldığı festival, Hristiyanlık inancındaki Büyük Perhiz’den önce düzenlenir.
Rengarenk kostümler, müzikler ve eğlencelerle her insanın hayatında bir defa mutlaka katılması gereken festivalin girişi ise ücretlidir. Yıllara göre değişen giriş ücreti için seyahat öncesinde bilgi almayı unutmayın! Festival tarihe şubat ayına denk gelse de siz havaların soğuk olacağını düşünmeyin. Brezilya, Güney Yarım Küre’de bulunduğu için şubat ve mart aylarında sıcaklık ortalama 30 santigrat derece civarında oluyor. Bu da karnavalın tadını çıkarmak ve hatta sonrasında serin sularla buluşmak için oldukça ideal bir sıcaklıktır.
Hindistan’da düzenlenen bu festival için aynı zamanda renklerin festivali de denir. İyiliğin kötülüğe karşı zaferini simgeleyen Holika’dan esinlenerek “Holi” adını alan festivalin tarihçesi mitolojiye ve efsanelere dayanıyor. Şeytana küfürler eşliğinde “Holi-hai!” diye bağıran halk, festival bitiminde ateşin külünden bir tutam alır ve kötülükleri uzak tutmak için evlerine götürür. Festivalin ikinci gününde ise şarkılar söylenir danslar edilir. Tüm sokaklar rengarenk olur. Festivalde kullanılan renkler ise duyguları temsil eder; kırmızı masumiyeti, yeşil canlılık ve enerjiyi, mavi sakinlik ve ağırbaşlılığı, sarı ise dindarlığı.
Katılımın ücretsiz olduğu Holi festivali dünyanın her yerinden binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapar. Sokaklar bin bir renge boyanır, hiçbir şeyi umursamadan dans eden, eğlenen insanlarla dolup taşar. Hindistan konumu, tarihi, doğası ve yemekleri kadar kendine has eğlence kültürü ile de turistler için benzersiz destinasyonlar biridir. Kalabalıklar arasında kaybolmaktan, tanımadığınız insanlarla müziğin ve eğlencenin birleştirici gücü ile doyasıya eğlenmek, stresten uzak saatler geçirmek isterseniz bu festival tam size göre diyebiliriz. Önümüzdeki dönem neler gösterir bilemeyiz ama geçmişteki festivallerden fotoğraf ve videolara ulaşarak gelecek tatil planlarınıza Hindistan Holi Fest’i dahil etmenizi tavsiye ederiz.
Aslında Latin Amerika ülkelerinin çoğunda kutlansa da en renklisi Meksika’da gerçekleşiyor. Tarihinin 14. yüzyıllara, Azteklere dayandığı inanılan festivalin amacı ise ölülere anmak. Başlangıçta festival olarak düşünülmeyen organizasyon zamanla şenliklerin yapıldığı bir ortama dönüşmüş. 19. yüzyılın sonların Meksikalı sanatçı José Guadalupe Posada’nın resmettiği Calavera de la Catrina, zaman içerisinde Meksika halkının hayali bir karakteri olmuş ve Ölüler Günü Festivali ile özdeşleşmiş. Festivalin son günün sevdikleri, hayatlarını kaybeden yakınlarının mezarlarına giderek Flor de Muerto (ölülerin çiçeği) bırakır. Cadılar Bayramı’nın aksine festivalin amacı insanları korkutmak değil, ölülere anmaktır ve festival günü resmi tatil kabul edilir.
Yas tutmanın saygısızca olduğunu savunan yerliler, ruhlarla bir olmayı ve onları evlerine misafir etmeyi tercih ederler. 2008’de UNESCO tarafından tanınan bu bayram, günümüzde tüm farklı etnik ve kültürel köklere sahip Meksikalılar tarafından kutlanıyor. Hristiyan geleneğinde ise “Soul’s Day” veya “All Saint’s Day” olarak da karşımıza çıkıyor. Diğer adıyla Dia de los Muertos, Ölüler Günü Festivali 2021 yılında, Meksika’da 1 Kasım – 2 Kasım tarihleri arasında kutlanacak. İnanışa göre 1 Kasım’da çocuklar, 2 Kasım’da ise yetişkinler öbür dünyadan ziyarete gelecek. Bu tarihler arasında iki dünya arasındaki köprü aktif olacak. Sıra dışı bir deneyim olacağını kestirmek zor olmasa gerek.